25,00 €
ÖNSÖZ 1992 Senesinden Bu Yana Tasavvuf Ehliyle Beraber oldum, 1991 senesinde Tarikatı Burhamiye ye intisab etti. 1992 de Nakşebend Tarikatına intisab etti. ~ 2003 -2004 arasinda Dusukiye Tarikatına intisab etti. Tasavvufi hayat Yolculuğunda, Raşidi Tarikatını Kurdu. Halen Tasavvuf Yolunda Raşidi Tarikatı'nın Kurucusu ve imamı olaraktan, yoluna devam ediyor,ve Tasavvuf Yolunda Merhale Katederken, Kendi Deneyimlerimi Kaleme aldım, ve Hangi Makam, Nasıl Daha Kolay Katedilir, Bu Kitapta Yazdım. Nefsi Emmareden Başlayıp, Nefsi Levvame,Nefsi Mülhime,Nefsi Mutmainne, Nefsi Raziye, Nefsi Marziye, Nefsi Safiye, Nefsi Kamil,ihsan Makamı ve Marifet Makamı Konusundaki Tecrübelerimi Kendi Deneyimlerimi Kaleme aldım, Vahdeti Vücut Meselesine Deyindim, Ben Raşit Tunca Tasavvufi Dini Konulardaki Vaazlarımı, Kurduğum Raşidi Tarkatına ait Zikirler dualar ve bilgileri, Tasavvuf yolundaki deneyimlerimi, Şiirlerimi, Makalelerimi, grafiklerimi,…Kitap Haline dönüştürüp, Normal Kitap ve Elektronik Kitap "EPUB" Versiyonlarını Yayınladım. Parası olmayanlar ve Öğrenciler için de, Bedava PDF Versionlarını ve, HTML Versiyonlarını, Çeşitli internet Sayfalarında Yayınladım. Bu kitapta da Nefis Terbiyes
Das E-Book können Sie in Legimi-Apps oder einer beliebigen App lesen, die das folgende Format unterstützen:
Seitenzahl: 434
Veröffentlichungsjahr: 2024
Tasavvufta Nefsin Mertebeleri
ve
Nefis Terbiyesi
Raşit Tunca
SERi NO : 1
VERSiYON NO : V021020230150
ÖNSÖZ
1992 Senesinden Bu Yana Tasavvuf Ehliyle Beraber oldum, 1991 senesinde Tarikatı Burhamiye ye intisab ettim.
1992 de Nakşebend Tarikatına intisab ettim.
~ 2003 -2004 arasinda Dusukiye Tarikatına intisab ettim.
Tasavvufi hayat Yolculuğunda, Raşidi Tarikatını Kurdum.
Halen Tasavvuf Yolunda Raşidi Tarikatı’nın Kurucusu ve imamı olaraktan, yoluma devam ediyorum, ve Tasavvuf Yolunda Merhale Katederken, Kendi Deneyimlerimi Kaleme aldım, ve Hangi Makam, Nasıl Daha Kolay Katedilir, Bu Kitapta Yazdım. Nefsi Emmareden Başlayıp, Nefsi Levvame,Nefsi Mülhime,Nefsi Mutmainne, Nefsi Raziye, Nefsi Marziye, Nefsi Safiye, Nefsi Kamil,ihsan Makamı ve Marifet Makamı Konusundaki Tecrübelerimi Kendi Deneyimlerimi Kaleme aldım, Vahdeti Vücut Meselesine Deyindim,
Ben Raşit Tunca Tasavvufi Dini Konulardaki Vaazlarımı, Kurduğum Raşidi Tarkatına ait Zikirler dualar ve bilgileri, Tasavvuf yolundaki deneyimlerimi, Şiirlerimi, Makalelerimi, grafiklerimi,…Kitap Haline dönüştürüp, Normal Kitap ve Elektronik Kitap “EPUB” Versiyonlarını Yayınladım. Parası olmayanlar ve Öğrenciler için de, Bedava PDF Versionlarını ve, HTML Versiyonlarını, Çeşitli internet Sayfalarında Yayınladım.
Bu kitapta da Nefis Terbiyesindeki ana yolu izah ettim.
Bize, Size ve Tasavvvuf Ehline Hayırlı olur inşallah..
Raşit Tunca
Schrems, 02.10.2023
Tasavvufta Nefsin Mertebeleri
ve
Nefis Terbiyesi
Tarikat Nedir Tasavvuf Nedir ve Raşid-i Tarikatı Hakkında Bilgiler
Tarikat Nedir Tasavvuf Nedir ve Raşid-i Tarikatı Hakkında BilgilerMerhaba arkadaşlarbu konumuzda Öncelikle Tarikat nedir Tasavvuf nedir ve raşid-i Tarikatı hakkında bilgiler olacakÖncelikle Tarikat nedir meselesine girersekArapça tarikat yol demektir, Tarik yol demektir, tarikat ise gidilen yollar,..Peygamber Efendimiz bir hadis-i şeriflerinden buyurmuşlar ki "Allah'a giden yollar, gökyüzündeki yıldızların adedince çoktur."ve işte tarikatler tasavvuf yöntemi ile, insanları Allah'a seyri sülük ettirmektedir. yani seyri illallah, manası ise, Allah'a doğru sefer etmek, yolculuk etmek, yol almak demektir, ve yol almak için, illaki bir yol lazım ki, o yolda gidebilesin, ve her enbiya ve evliya bir yol tayin etmişler, Allah'a Giden Yol, ve bu Peygamberimizin ki mesela Müslümanlık, hz İsa'nın ki, Hristiyanlık, hz. Musa'nın ki bu Musevilik gibi bir yol ve, din, usul, bu usulü Cenabı Mevla, bizzat kendisi kitap göndererekten öğretmiş, ve peygamberini de, bu usulü öğretme hususunda öğretmen ve Mürşit Tayin etmiş.Her peygamber de beşer ve insan olması Hasbi ile, eceli geldi mi, ahirete ve Allah'a kavuşmuş, yani vefat etmiş. Öyle olunca, peygamber gidince, peygamberin yolunu devam ettiren, onun usulünü benimseyen, ve onun ümmeti olan, ve arkadaşı olan kimseler, bu yolları devam ettirmişler, ve gündeme uygun yeni usuller ve uygulamalar sünnetler geliştirmişler. işte bizim dinimizde, İslam'da Dinimiz İslam'da bu yol belirleyen kimselere biz, "evliya" ismini veririz. Aslında Allah, kur'an-ı Kerim'de, kendisini, yani Cenabı Mevla müminlerin mevlasıdır, ya da velisidir diye tarif ediyor, ذٰلِكَ بِاَنَّ اللّٰهَ مَوْلَى الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَاَنَّ الْكَافِر۪ينَ لَا مَوْلٰى لَهُمْ۟ Muhammed Suresi 11. AyetMevlana demek, Veli demek, yani velisidir, o yüzden işte, Mevlana Celaleddin rumi nin isminde ki mevlana'daki "Mevlana" da aynı şekilde yani "velimiz" VELİ NE DEMEK, NE ANLAMA GELİR? VELİ KELİMESİ TDK ANLAMI1-Bir çocuğu koruyan, işlerine bakan ve her türlü davranışından sorumlu kimse, ege, iye2- Ermiş3-Veli demek, Hani bir iş yapacağımız zaman, ona danışılan, ona sorulan, Yetkili kimse gibi bir mana. اَللّٰهُ وَلِيُّ الَّذ۪ينَ اٰمَنُواۙBakara Suresi 257. Ayetten pasajişte müminlerin velisi Allah olunca, Allah'la irtibatı güzel olan Kullar, Herhangi bir problem veya sorun olduğunda, onun çözümünü Allah'a danışıp, ondan aldıkları cevaba göre, Bir yol ve usul belirlemişler.Bunun bariz bir örneği istihare namazi ile bir işin sonunu Allah'a sormak kalmış bizlere...ve o usule uyanlar, o tarikin ya da yolun mensupları olmuş, o yolu benimseyen kimseler olur. Ve bu yüzden Yollar, çeşitli Dallara ayrılmış, Bunlar bizim İslam dininde, kadiriler, rufailer, nakşiler gibi hak tarikatlara bölünmüş, "Hak tarikat" Demek gerçekten İslam'dan ayrılmadan düzgün bir usul belirlemiş ve hayat tarzı benimsemiş kimselerin uygulamalarına verilen isimdir. Çünkü mesela Peygamberimiz döneminde daha Amerika keşif olmadığı için, mesela patates, mısır ve domates, Amerika'dan diğer ülkelere ithal edilmiş ya da ihraç edilmiş, bir ürün, Biz bunu yenip yenmemesi hususunda, mesela helal ve haram meselesi var, Peygamberimizin yedikleri ve tavsiye ettiklerini Biz Helal biliyoruz, Ve Kur'an'da yazanları, Kur'an'da yazmayanlari da Peygamberimiz uygulamasında, Eğer yedi veyahutta tasdik ettiyse "sarımsak "misali gibi "sarımsak " için "ben cebrail ile konuşuyor olmasaydım bende yerdim" melekler kötü kokuları sevmez dedi, bu yüzden o kendisi yedi yahut tavsiye veya tasdik etttiyse, yenilir dediyse, onları biz helal bildik. Peki bu patates,... Peygamberimizin döneminde olmayan Peygamberimizin bulunduğu bölgede bulunmayan bir meyve ya da sebze yiyecek gıda olduğu için, buna gereken fetvayı kim verecek, Peygamberimiz öldü vefat etti, ona soramayız, işte Evliya denen veyahut da fakih denen kimseler, Alim denen kimseler, bu konuda görüş belirtmişler, şunları helaldir, şunlar helala yakındır, şunlar haramdır , harama yakındır diye, veya yenmez diye usul belirlemişler. Mesela İmamı Şafii demiş ki "Denizden babam çıksa, yerim" demiş Yani bu imam-ı Şafi'nin sözüdür. imam-ı Şafi'nin benimsemesidir, ama Hanefi dininde denizden çıkan her şey yenmez, balık cinsi yenir sadece, balık cinsinin de belirli olanları yenebilir, hepsi yenmez. bu iki alimin iki ayrı usulü mesela işte. imam Hanefi'ye uyan kimseler daha dikkatli davranmışlar, mesela Böcük cinsi şeyleri yemek Hanefilerde helal değildir, deniz böcekleri mesela,... ama imamı Şafi'ye göre Deniz, su dan mamul olduğu için, su temizleyici olduğu için, Sudan çıkan her şey temizdir hükmüne varmış, ve "denizden babam çıksa yerim demiş" o da bir usul. işte sen bir ümmeti muhammed olaraktan, bunlardan İkisinden birisini seçmekte muadilsin, ister imamı Hanife'nin yolundan git, ister imamı Şafi'nin yolundan git.Bu örnekte olduğu gibi her alim kendi benimsediği usulü talebelerine, mensuplarına, müntesiplerine öğretmiş ve, O yoldan gidenler o mezhebe ya da, o tarikata bağlı olmuşlar.işte Allah'a giden yolların gökyüzündeki yıldızların adedince çok olması demek, alimlerin çok olduğunu, ışık saçan kimselerin, ilmi ile ışık saçan kimselerin, Yıldızlar kadar çok olduğunu belirtmek istemiş burada Peygamber Efendimiz, sadece kesreti kullanmak için, çokluk kelimesini kullanmak için, gökyüzündeki yıldızlar misalini vermiş.işte o yüzden Allah'ın sevgisini kazanacağımız ameller çoktur, bunları Peygamber Efendimiz tarif ederken, mesela yoldaki taşı kaldırmak bir sevaptır, selam vermek sevaptır, selam almak sevaptır, cenazenin defninde bulunmak sevaptır, hasta ziyareti sevaptır, Sadaka sevaptır, miskini doyurmak, yolda kalmışa yardım etmek, talebeye yardım etmek ve benzeri hayırlı amelleri tarif etmiş, fakat Mesela bugün İnternet denen bir uygulamamız var, bu Peygamberimiz zamanında yoktu, şimdi internetten sevap kazanmanın yolları nelerdir? mesela Bunlar Peygamberimizin usulünde yoktu? yoldaki taşı kaldırmak vardı da, internetten sevap kazanma usulleri yoktu, Mesela bir sayfa açıp orada ilim yaymak, yahut oradan resim paylaşmak, müzik paylaşmak sevap mıdır? Bunların hepsi bugün var o günlerde yoktu, bugünkü uygulamaların yapılmasındaki fetvalara ihtiyaç var. Ve bunları Bir Alim, Allah'tan korkan, sakınan takvalı bir Alim, nasıl kullanıyor, nasıl bunlardan faydalanıyor, ve insanları da bundan nasıl faydalanmaya teşvik ediyor baktığımız zaman, işte o alimlerin itinalı davranışlarında gördüğümüz halleriyle Biz de yol aldığımızda, Yani Bu komnuda ki Allah'a giden bir yolu bulmuş oluruz. Bu bir misal.Fakat bu Peygamberimiz zamanında, işte Peygamberimiz buyurmuş ki yine başka bir hadis-i şerifinde, "Benim Eshabım Gökteki yıldızlar gibidir, hangisine uyarsanız kurtuluşa erersiniz" buyurmuş Öyle olunca her bir Ashab'ta, birkaç tane veya, bir tane iki tane, Peygamberimizin uygulaması, hadisi, sözü veya fiili saklı, işte onları öğrenip, Biz tatbik ettiğimiz zaman, o yola girmiş oluruz. Şimdi ben eğer Afyon'daysam, Afyon'dan İstanbul'a gideceksem, şimdi arabaya binip, Sandıklı garajından arabaya binip, Ankara'ya doğru, ya da İstanbul'a doğru yola Çıktığım zaman, İstanbul'a varmış değilim, Henüz daha ancak Yolun Başındayım, daha Kütahya'yı geçeceğiz, adapazarı'nı geçeceğiz falan fesleğen, Ondan sonra İstanbul'a varacağız ya da Ankara'ya varacağız değil mi, böyle olduğu gibi, şimdi hemen bir ashabın bize öğrettiği hadisi yapmakla, uygulamayı tatbik etmekle, Yani hemen Biz Allah'a, cenab-ı mevlaya vasıl olmuş değiliz, ama kurtuluşa erdiren ameldir, ama yani yolun başındaki birkaç kilometreyi gitmek gibidir, ama Yol uzun değil mi? Yol uzun, mesela Afyon'dan Ankara'ya 450 kilometre, Mekke ile Medine'nin arası gibi, Öyle olunca işte yoldaki güzel meyveleri toplaya toplaya gitmek lazım, yani nasıl bu usul işte, bu ashab-ı Keiim'dan birisinden birisini öğrendik, diğerinden başkasını öğrendik, Artık Ashabı Kiram gitti Tabiin gitti,... anca alimler kaldı işte, alimlerin uygulamaları ile de, bugün ki yolumuzu düzgün bir şekilde devam ettirmek mümkün. ama Tabi gerçek evliyayı, gerçek Allah dostunu bulmak biraz zor. Bugünün döneminde herkes tarafgir olmuş, Eğer bir siyaset adamına bağlı değilsen, seni barındırmazlar, sana söz söyletmezler, Hele bir de iktidar partisine bağlı değilsin, O günün iktidarının partisine, o gün seni taşlarlar, ve sözün lafın kaale alınmaz, bir yere varmaz. Meğer ki kendi içinde, kendi grubunda söylenesin, anlatasın, onun dışına çıkamazsın. yine dünyadaki Global sisteme karşı bir laf söylediğin zaman, yine seni barındırmaz ve seni kaale almazlar, hal böyle olunca, bugün gerçek alimi, hak sözü korkmadan söyleyebilen ve doğru uygulamayı yapabilen kimseler azalmış. Onlar ancak pirincin içindeki taşlar gibi yani pirinç bir çuval Ama içinde 50 tane de taş olduğu gibi onun içindeki aranılan taşlar gibi olmuşlar, ya da kömürün içindeki elmaslar gibi olmuşlar, arada bul onları bugün.Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: "Allah Teâla Hazretleri şöyle ferman buyurdu:" "Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse, ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden bir şey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mümin kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem."(Buhârî, Rikak 38.)işte Peygamber Efendimiz bu hadis-i şerifelerinde buyurmuşlar ki Rabbimiz Diyor ki : Kulum farzlar ile bana yaklaşır, sünnetlerle daha fazla yaklaşır, ondan sonra nafilelerle bana İyice yaklaşır, ve artık ben onun gören gözü, duyan kulağı, tutan eli, yürüyen ayağı olurum. o benimle görür, benimle duyar, benimle yürür.. şeklinde bir Kutsi hadis rivayet etmiş. Peygamber Efendimizin bu Hadisine binaen işte farzlar en önemlileri Namaz, abdest, Oruç imkan olana Hac ve zekat, Onun dışında da işte daha imkanı olan sadaka, Salih amel, işte Salih amellerin bazılarını da 54 farz denilen farzlarda alimler açıklamışlar. bu 54 farzın dışında farz yoktur gibi değil, işte yani Mesela Salih Aleyhisselam'ın dini, daha önceki vaazlarımızda anlatmıştık, hayvan haklarına saygılı olmak, hayvanları Peygamber Efendimizden yine Kutsi hadiste Rabbimiz buyurur ki "onlar benim dilsiz kullarım" diye tarif etmiş yani biz dilini anlamıyoruz, dilleri var, fakat biz onların dilini anlamıyoruz, bugün hepsi neredeyse konuşacak seviyeye geldiler, İnsanlar biraz ilgi gösterince, onlar da insan gibi insanlarla anlaşmasını iyice öğrendiler, yani dıştaki vahşi hayvanlar bile, insanla anlaşabiliyor, yani dilimiz aynıymış, insanlık dili aynı, Merhamet en güzel dil, Merhamet dili, Vicdan dili, Vicdan dilini bilen kimse, bütün hayvanlarla, merhamet dilini bilen kimse bütün hayvanlarla anlaşabilir, konuşabilir, derdini anlatabilir, onlar da onlara derdini anlatabilir, anlayabilir. Öyle olunca Salih Aleyhisselam işte Devenin de su içme hakkı vardır davasını sürdürmesi, Cenabı Allah tarafından istenmiş, ve uygulamış olan peygamber Aleyhisselam, ve dini hayvan haklarını savunmak, böyle olunca, işte yani farzlar sadece o 54 farzdakiler değil, yani baktığımız zaman Kur'an'dan sünnetten ve bunun dışında da, yani gördüğümüz zaman, hak olan şeyleri, idraki olan biri anlayabilir. Her doğrunun eğrisi de vardır, Evet gecenin gündüzü de vardır, her şeyi Allah zıttı ile Kaim etmiş, Öyle olunca bir fiilin kötüsünü gördüğümüz, zaman illaki iyisi vardır, Sen iyi olanını Yapmaya gayret et ki, doğru yolda bulunasın, her namazda okuduğumuz Fatiha Suresinde de doğru yolu ihdines sıratel müstakim, sıratı müstakim, Doğru yol, Doğru yol, yani hak yol demek, işte hak tarikatta, Aynı mana, tarikat demek yol demek ya, Bir nevi sırat-i müstakim demek, "Hak tarikat" demektir, yani Hak tarikat, Doğru Sırat üstünde bulunmak, yol olmazsa Araba nereden gidecek, Hak yol, işte doğru yol üstünde bulunan araba binek gibidir tarikatta yolculuk almak."Tasavvuf" ise vaaz, sohbet ve nasihat yoludur, ve bir de zikir ve Ezkar yoludur.Birşeyi 40 kere söylersen olur mu?Hani derler ya Bir şeyi 40 kere dersen yada söylersen olur diye bir deyim ya da atasözü bir biliş vardır."kırklar" o yüzdendir "40 kişi bir araya geldi mi illaki biriniz evliyasiniz dir" diye tarif etmiş Peygamber Efendimiz, ve yine Şafii mezhebinde mesela cuma namazı 40 kişi olmadan kılınmaz, sebebi bu yüzdendir, Yani bir kimsenin namazı, 40 kişinin içinden sadece bir kimsenin namazı kabul olsa, diğerlerinin namazida, onun hürmetine kabul olur meselesi ile, cuma namazı 40 kişi olmadan kılınmaz, ve bu kırk meselesi işte yani aynen bu 40 meselesinde olduğu, gibi bir zikri 40 kere tekrar etmek, yani "Allah mümindir, müminleri sever", "Allah tevvabtır, tövbe edenleri sever", "Allah kudüs'tür, kutsalları koruyanları sever" ve benzerleri, Allahu Teala'nın isimleri, işte bunlar zikredile zikredile aynı 40 usulünde olduğu gibi, bunlar sen de ahlaki hasane haline gelir. O yüzden tasavvufta yolun araçlarından birisi zikirdir ve tesbihtir. "Dervişin fikri neyse zikri de o dur"diye bir söz vardır. Öyle olunca işte zikir Senin, benim, o'nun güzel hasletleri kazanmamızdaki araçlardan birisidir. Çünkü Allah Haşr suresindeki, Hüvallahüllezi diye okuduğumuz, ayetlerde "Esmaül Hüsna" Bütün güzel isimlerin Allah'ın olduğunu "Esmaül hüsna" da da güzel ahlakın gizli olduğunu bize gizli şekilde ya da alenen bildirmiş bulunuyor. işte o isimleri tekrar ederekten. zikretmek. o güzel hasletleri kazanmanın bir yolu yöntemi, ve Tasavvuf ehli işte, zikrederekten, güzel ahlakı kazanmaya çalışmışlar, her tarikatın açıktan veya gizli yaptığı zikirleri vardır, ve tuttuğu yol, sünnetleri, uyguladığı sünnetler vardır, bazı sünnetler onlarda Galebe çalmıştır, Yani daha fazla uygulanan sünnetlerdir. işte Öyle olunca, dediğimiz gibi zikrin tekrararı, bir gün sen de de o güzel hasletin ortaya çıkmasına sebep olmakta. "dediğin kaderin olur" meselesi.يَٓا اَيُّهَا الَّذٖينَ اٰمَنُوا اتَّقُوا اللّٰهَ وَكُونُوا مَعَ الصَّادِقٖينَTevbe Suresi - 119 . Ayet Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun. Kur'an-ı Kerim'de de iyilerle beraber olun meselesi bu yüzdendir ki, iyilerin fikri de ameli de güzel şeylerdir, güzel bir fikirle güzel amellerdir, fiillerdir, onlarla birlikte olmak da da "Hal geçmesi" denilen bir yöntem ile Hani Atalar demiş ya "sarı öküzün yanında duran, ya huyundan, ya suyundan kapar" demişler.Yani iyinin yanında Duran da ya amelinden ya sözünden faydalanır Ebû Mûsâ el-Eş’arî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:“İyi ve kötü arkadaşın hali, güzel koku satanla körük çekenin haline benzer: Misk satan, ya sana güzel kokusundan bir miktar meccanen verir ya sen satın alırsın, ya da (hiç değilse onunla beraber olduğun sürece) güzel koku koklamış olursun. Körük çeken kimse ise, ya elbiseni yakar ya da (en azından) körüğün kötü kokusundan rahatsız olursun.” (Buhârî, Zebâih 31, Büyû’ 38; Müslim, Birr 146. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Edeb 16)Peygamberimiz de buyurmuş ki müminin yanında bulunan en azindan kokusundan faydalanır, kafir ve kötülerin yanında bulunan da kömürün karası gibi zararından etkilenir.işte cemaat Olmanın Önemi de, bir tarikatta grup olma, bir gruba müntesib olma, intisap etmeninin sebeplerinden birisi de, iyilerle birlikte olmak farzı yüzünden, kur'an-ı Kerim'de emredilen bir husustur, Hani farzlar bu kadar az degil sadece 54 degildir, dedik ya şimdi 54 farz Bak burada kur'an-ı Kerim'de iyilerle birlikte olun Bir emirdir, iyilerle birlikte olmak için, bir grup olması lazım ki, işte bu "Hak tarikatlar" da iyi amellerin açığa çıktığı ve uygulandığı yer ve gruplardır."Seyri Sülük" ise "insanı Kamil" olmanın yöntemidir. Kamil insan, yani olgunluğa ermiş insan demek, sözüne dikkat eden, fiiline dikkat eden, önünü gören, ufku açık, firaseti açık, yaptığı işin hikmetinin farkında olan, amelinin hikmetinin farkında olan, amellerinin ileride nereye varacağını hesaplayan, herhangi bir tehlike durumunda, tedbir alan, etrafını da bu konuda uyaran, yani ve benzeri konular nokta.. nokta... Öyle olunca işte bir gruba bir tarikata intisap etmek Bu yüzden önemli ve gerekli.Biz de yani ben Karoğlan Raşit Tunca "Raşidi Tarikatı" nı kurdum, ve bir yol ve usul benimsedim.Bu usulde de yaklaşık 28 tane sınıf var, o'nda zikredilecek zikirlerimizi bina ettik, sınıflara uygun öğrenilecek tatbik edilecek uygulamalar var ve sohbetlerimizde bunları anlatıp öğretiyoruz.Tarikatımıza yani usulümüze ve yolumuza intisap eden kimselerin getirisi, en azı bunlardan, günde 5 vakit namazlardan önce 13 Estağfurullah çekmek, namazlardan sonra yine tekrar 13 Estağfurullah çekmek tir. mesela sadece bunun getirisi, Allah tevvabtır, tövbe edenleri sever, Hususunda bir uygulama, her an tövbe üzeri bulunmak. Yani bir hadiste 8 saat geçmeden önce tövbe ederse bir kimse günahlari deftere yazilmaz. iki Yanımızdaki "Kiramen Katibin melekleri" işte Sağdaki Melek komutan ve sevablari yazar, soldaki de günahlari yazar, soldaki Melek günahı yazacağı zaman, Dur bekle dermiş, soldaki Melek günahları yazan, Sağdaki iyilikleri yazan, ve soldaki Melek, herhangi bir hata yaptığımızda yazacağı zaman, Sağdaki Melek Dur bekle dermiş, bu bekleme hususun da da 8 saat ya da 5 saat, en az 5 saat ya da 8 saate kadar beklemesini emredermiş, yazayım mı? bekl yazma, yazayım mı? yazma bekle, yazma bekle ve en son işte 8 saatten sonra, artık Tövbe etmezse, soldaki Melek, şu hatayı yaptı, şu günahı işledi diye deftere yazarmış, mış, miş, Öyle olunca işte, iki namaz arası yaklaşık olaraktan 4-5 saat, her 4-5 saatte bir gerçekten, kalpten tövbe eden bir kimse, bu bizim tarikatta adab, Estağfurullah çeken bir kimse, Hatta etse bile, hatalarını Kiramen Katibin melekleri işte soldaki Melek Hatalarımızı yazmaz, tövbe etti diye yazar, hata etti ama tövbe etti diye yazar, “Bütün Âdemoğulları günahkârdır, günahkârların en hayırlıları ise tövbe edenlerdir.”(İbn Mâce, Zühd, 30)“Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize, günah işleyip, peşinden tövbe eden kullar yaratırdı.” (Müslim, Tevbe, 9-11)Öyle olunca işte, Allah Teala da, Müntesiplerimiz hata etse bile, إِنَّ ٱللَّهَ يُحِبُّ ٱلتَّوَّٰبِينَ وَيُحِبُّ ٱلْمُتَطَهِّرِينَŞüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever.Bakara Suresi 222. Ayetten pasajAllah tövbe edenleri sever kuralı gereği, inşallah O Rahmana'a, ahirete geçtiğimizde, cenab-ı Mevla'nın huzuruna Vardığımızda, İşte o hatalarımızdan dolayı sorumlu olmayız, Yani en az getirisi Bunlardan birisi mesela bu, tarikimize intisap etmenin faydalarından birisi,.. diğer faydaları mesela bir usul vardır ki, güneş doğar, siz o usule uyup zikrinizi yaptığınız zaman, bir usul var ki, yağmur yağar, kar yağar, yine bu hadislerle sabittir, Peygamberimiz yağmur duasına çıkmış,.. ve bir hadisinde de bazı kimseler var ki onların hatırına güneş doğar yağmur yağar hadis-i şerifi Kırklar Abdallar hadis-i Şerifi vardırAbdullâh b. Mes`ûd Rasûlullâh’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir. “Allah’ın yaratılanlar arasında üçyüz’leri vardır. Onların kalpleri Âdem’in kalbi üzeredir (Onun gibi düşünürler, Onun duygularını taşırlar). Yine Allah’ın yaratılanlar arasında kırkları vardır. Onların kalpleri Mûsâ’nın kalbi üzeredir. Keza Allah’ın yaratılanlar arasında yedileri vardır. Onların kalpleri İbrâhîm’in kalbi üzeredir. Yine Allah’ın yaratılanlar arasında beşleri vardır. Onların kalpleri Cebrâîl’in kalbi üzeredir. Keza Allah’ın yaratılanlar arasında üçleri vardır. Onların kalpleri Mikail’in kalbi üzeredir. Allah’ın yaratılanlar arasında bir kulu vardır. Onun kalbi İsrâfîl’in kalbi üzeredir. Bir olan öldüğünde Allah onun yerine üçlerden birini getirir. Üçlerden biri öldüğünde Allah onun yerine beşlerden birini getirir. Beşlerden biri öldüğünde, Allah onun yerine yedilerden birini getirir. Yedilerden biri öldüğünde Allah onun yerine kırklardan birini getirir. Kırklardan biri öldüğünde onun yerine üçyüz’lerden birini getirir. Üçyüz’lerden biri ölünce de onun yerine avam halktan birini getirir. Onlar vesilesiyle yaşanır ölünür. Yağmur yağdırılır, bela def edilir.” 1) İbn Mesud’dan nakledilen “Allah’ın yaratılanlar arasında üçyüz’leri vardır. Onların kalpleri Âdem’in kalbi üzeredir…” manasındaki hadis rivayeti için bk. Aclunî, Keşful-hafa,1/33.2) İbn Ömer’den nakledilen “Ümmetimin her asırdaki seçkinleri beş yüz tanedir. Ebdâllar ise kırktır…” manasındaki rivayet için bk. Ebu Nuaym, Hilyetu’l-Evliya, 1/ 8; Kenzu’l-Ummal, h. no:34591.3) “Ebdâl kırk adam kırk kadındır. Her ne zamân bir adam ölse Allah onun yerine başka bir adam getirir. Her ne zaman da bir kadın ölse Allah onun yerine bir kadın getirir." hadisi için bk. Deylemi, 1/119-120/h.no: 405; el-Hallal, Keramatu’l-Evliya,1/1; Kenzu’l-Ummal, h. no: 34597.İki Cihanın Güneşi Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmişte Peygamber Efendimiz İki Cihanın Güneşi olması Hasbi ile güneşimiz, her Güneş gibi Alfa, Beta, Gama ışınları yayar, buna "Glow" denir Glow yani ışıma yansıma arapcada "Ziya"demektir.Ziya demek Ziya demek Glow demektir ışıma yansıma demektir, Peygamber Efendimiz bunu her hareketinde, Alfa hareketi yaparaktan, Alfa hareketi yaparaktan, Glow yani, gezen yürüyen Glow yayan, ışıma yansıma yapan bir kimse olaraktan yaşamıştır, mesela bunu resimlerimiz ile gösterdik müntesiblerimize bir oturma usulu gösterdik, yine misvak tutuşu, oturuşu ve el yazısı ile yazmayı her şeyde Alfa yapmak Alfa hareketi yapmaktır glowluk, yani güneşlik makamına çıkmaktır, Tarikatımız da belli bir yer vardır ki, işte belli zikirlerden sonra güneş makamına çıkılır, bunları yaptığın zaman, güneş makamına çıktığın zaman, artık sen de bir güneşsindir, artık bir ışık yayarsın Alfa Beta Gama ışıması yayarsın...işte bunlar tarıkımızın sadece birkaç özelliğidir girdikten sonra, intisab ettikten sonra yol almanız, artık yani Kamil insan olma yolu, Ondan sonra, Safiye, saf ve temiz insan olma yolu, Ondan sonra Allah görüyormuş gibi ibadet eden insan haline gelmenizdeki vesilelerdir, seyr-i sülük demek geri yolculuk demektir, kur'an-ı Kerim'de buyurulduğu gibi ve ileyhi türceun فَسُبْحَانَ الَّذِي بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شَيْءٍ وَإِلَيْهِ تُرْجَعُونَFe subhanellezi bi yedihi melekutu kulli şey'in ve ileyhi turceun.O, çok yüce ve çok üstündür. Her şeyin mülkü ve egemenliği O'nun elindedir. Ve O'na döndürüleceksiniz.ondan geldik ona döndürüleceğiz, işte bu dönme yoluna başlamayan kimseler, geri gitmeyen kimseler, Allah'a vasıl olamaz. seyri sülük demek de geri yolculuk, biz Nereden geldik, Annemizden doğduk, annemize geri gitmek gibi yani, annemize geri gitmek gibi yolu tersinden okumak, sadece tersinden yolu okumak, okuduğumuz zaman, geldiğimiz yolu anlarız, geri gitmemiz gereken yolu da biliriz, işte Allah'tan geldik Allah'a gideceğiz, topraktan geldik toprağa gideceğiz, en özümüz ondan önce toprak, ondan önce Işık ruhumuz, Işık enerji ve bunlar bütün usuller şeklinde, zikirler şeklinde, sohbetler vaazlar halınde anlattık Bunlar, zikrettiğiniz zaman, zikirler şeklinde, zikrettiğin zaman, siz de de o bilgiler inkişaf edip açığa çıkacaktır, Zamanı geldiği zaman,Evet bizim anlattığımız usulde "Tarikat nedir? yol nedir? Raşit tarikatı nedir? Tasavvuf nedir? neden gereklidir? Bu makalemizde açıklamış olduk vesselam...Selamünaleyküm,..Bu bir Karoglan Raşit Tunca MakalesidirRaşit TuncaSchrems, 14 Eylül 2023
Raşidi Tarikatında Seyri Sülük Yolu Üçe Ayrılır
Raşidi Tarikatında Seyri Sülük Yolu Üçe Ayrılır1. Yol : Nakşibendi yolu yani gizli zikir ile seyri sülük ettirilmek,2. Yol : Burhani veya Dusukiye yolu ile açık Zikir ile seyri sülük ettirilmek,3. Yol : Zül cenaheyn yani Çift kanatlı yol, yani raşidi yolu hem cehri hem de Hafi Zikir ile seyr-i sülük etme yolu.raşidin evini yolu gibi,... her iki tarfdaki iki kanat ile Cafer Yusufcuk yolu...Raşidi yolundan seyri sülük etmek isteyen Sofi ve müridan geldiğinde bakılır,..Anne veya baba tarafından akraba olan Hasan veya Hüseyin isimli kimseler aranır.Bu annesi tarafından veyahut annenin babası ve annesi tarafından akrabalar olabilir, dayı teyze veya baba tarafından hala amca Kuzenler Yeğenler dünürlerbunlardan anne tarafından bu isimlere rastlanırsa, birisi veya ikisi aynı kolda var ise, mesela anne tarafında Hüseyin isimli bir akrabamız var ise, sol koldan gizli zikire bağlıyız yani, yol Ebubekir yolu usulü ile olacak, Eğer Hasan var ise yol cehriyiz, yani Açık zikir yoluyla olacak, ve yol Ali yolu olacak..Eğer Her ikisi de var ise, direkt bir üst sınıf olan raşidii Tarikatı zikirleriyle başlayacak yol.Bu baba tarafından olursa, usul baba tarafında Hüseyin varsa sağ kol gizli zikir demek genellikle gizli zikir yapmak zorunda, Eğer Baba tarafında Hasan var ise Ali yolu yani cehri Zikir ile zikir yapmak zorunda..Eğer ikisi de var ise, o zaman bir üst sınıftan başlayabilir, çift kanatlıdır, hem Hasan hem Hüseyin vardır, yani zülcelaleyndir, bu kimseleraynı durum anne tarafında da geçerli fakat orada sol taraf olduğu için, anne tarafı sol taraftır, yani Sağ taraf baskın ve baba tarafıdır, sol taraf baskın olmayan taraf demektir.Eğer akrabalardan bulunamaz ise bu sefer evimizin Sağ ve sol tarafındA Hasan ve Hüseyin isimli Konu, komşu, tanıdık, Bakkal, çakkal imam müezzin, ögretmen,...isimlerine bakılabilir. Sağdaki isim Hasan ise Ali yolu cehri yol, hüseyin ise gizli yol, ebu bekr ve nakşi usuluü uygulanır.TÖVBEBu usul ile yola nakşibendilikle yani gizli zikir ile başlayacak olanlar Yani sağ kol baskın kol Hüseyin kolu oluncaşöyle tövbe alması lazımdır:Önce kıbleye karşı oturulur ve Gözler yumulur ve sağ el ileri uzatılır daha sonra “Yarabi! ben pişmanım! yapmış olduğum bütün günahlardan! Keşke yapmasaydım! inşallah bir daha yapmayacağım, Başağaçlı Raşit Tunca’yı kendime şeyh kabul ettim.”Euzu besmele ileيَدُ اللّٰهِ فَوْقَ اَيْد۪يهِمْۚyedullâhi fevka eydîhimElimin üzerinde onun eli vardır onun elinin üzerinde Allah'ın eli vardır denilir.Biatım onadır ondan da öte Cenabı Allah'adır.Denilip gözler açılır.
Edepler1 - Günlük namazlar Eda edilir, 2 - Boş vakitlerde namaz tesbihleri çekilmemişse, onlar boş vakitlerde çekilir, her vakit için 33 Sübhanallah, 33 Elhamdülillah, 34 Allahu Ekber,3 - Akşam namazından sonra rabıta yapılır, şeyhe gıyabında rabıta, şeyin Resmine bir defa bakılır, ve şeyh gözler önüne getirilip görülmeye çalışılır, sofinin ve bir hali ve maruzatı varsa, kalpten o'na onu da söylenir. Bu Rabıta şeyhi gerçekten karşında göresiye kadar yahutta, o seni ziyaret edeceği güne kadar, yahut da sen ona gidebilesiye kadar devam edilir. Amaç gayret etmektir, ulaşılamasa da, bir gün o kapı size açılacaktır, açılmadı diye vazgeçmeyin, Tabii ki akşam namazından sonra iki rekat, veya dört rekat, veya 6 rekat evvabın namazı kılınır, evvabın namazından sonra rabıta yapılır, kıbleye karşı dönülür, gözler yumulur, ve biz de 13 Estağfurullah çekilir, gözler yumulur Ondan sonra Şeyh rabıta edilir, gıyabında ve rabıtadan çıkmak isteyince tekrar 13 Estağfurullah denir ve gözler açılır Ondan sonra dünya işlerine dönülür.ZiKiR USULÜZikire gelince Hüseyin kolunda gidecek olanlarNakşiler gizli efdal olduğu için zikrederken bir de üzerlerine örtü almışlardır, Biz de örtü almak diye bir şey yoktur, 13 Estağfurullah çekilir, Sadece gözler yumulur, ve 5.000 Allah zikri ile başlanır zikire, ve 100 taneli tesbih alınır, Bu hafif bir cinsten tesbih olursa bilek ve el Yorulmaz ve küçük taneli tesbih ilede çekebilirseniz, daha kısa devir eder, daha kısa sürede biter ve sıkılmazsınız, eğer büyük taneli tesbih alırsanız, çekmeniz uzun süreceği için, her bir taneyi devirmek uzun sürer, Onun için bir an gelir yorulursunuz, İki gün sonra bırakmak durumunda kalırsınız, Eğer öyle olursa iki üç çeşit tesbih kullanın, orta boy, küçük boy, uzun boy, vaktinizi müsait olduğuna göre küçük veya büyük ile çek, hızlı çekmek istediğin zaman küçük tesbih ile böyle çekersiniz, veyahut da vaktiniz varsa büyük taneli ile daha uzun sürede ve daha şuurlu şekilde tek tek düşüre düşüre çekersiniz, ama her an ona o şuura Vakıf olmak mümkün değil, yani Siz sadece çekmeye çalışın, 13 Estağfurullah çekilir, gözler yumulur, dil damağa yapıştırılır, dil hareket ettirilmeden Kalp ile Allah Allah Allah Allah Demeye çalışılır, ve tesbih sağ ele alınır, Bu zikir çekilmeden önce sağ el tesbih ile sol memenin dört parmak altında tutulur, tespih baş parmak ile orta parmak arasında tutulur, ve imamenin oradan, ve işaret parmağıyla, sanki tabancanın mermisini atarcasına, tetiğe dokunurcasına, her bir tane tık tık tık tık tık tık aşağıı çekilir. sadece hızlı şekilde en hızlı şekilde tesbihi nasıl çekebilirseniz o kaadar hızlı şekilde çekebilirsiniz. Allah kelimesini de kalbinizden ne kadar hızlı söyleyebilirsiniz öyle söyleyin. Yani bu her bir tanede Allah diyeceksin diye uğraşmayın, yani saymaya kalkmayın, sadece tesbih tanelerini ileri çekin, Çünkü düşünün tetiğe her bir dokunuşunuzda merminin ileri attığını, Allah denilen bir merminin kalbinizden ateş ettiğini, ve Allah Dedikçe her bir tesbih tanesini aşağıya itmeniz yeterli bunun için extra saymak gerekmediğini biliniz. Fakat bu mermi ile Tetik ayın bir şekilde hareket etmez, en hızlı şekilde tesbih tanesinde bir Allah demeniz yeterli, her bir tur da imameye gelindiğinde “ilahi ente maksudi ve rızâike matlubu” denirya rabbi maksadım sensin maksadım rızana talip olmaktır manası bunun daikinci elde de ayri tesbih tutulur ve her bir turdan sonra ondaki taneden bir tane ileri itilir ve ikinci sabit tesbihdeki taneler 50 tene ayrılmış olmalı elli tane olunca mesala 5000 Allah demiş olursunuz.zikrin adedi Tamam olunca tekrar 13 Estağfurullah çekilir ve zikirden çıkılır gözler açılır.Ve bu her 3 ayda bir 5000 yükseltilir, yani 3 ay sonra 10.000 Allah zikri çekilir, O ndan sonraki 3 ay sonra 15.000 Allah zikri çekilir, Ondan sonraki 3 ay sonra 20.000 Allah zikri çekilir, Ondan sonraki 3 ay sonra sadece 21.000 Allah zikri çekilir, yani Sadece bin artırılır 21.000 Allah zikri çekilir, ve orada artık yol bitmiştir Ve Hafi Gizli zikreden Gidilmez bizde, Ondan sonra cehri zikre geçmeniz gerekir, Ondan sonra yol Hasan kolundan devam eder, artık yol cehri zikirdir usul. ve bu usulde forumumuzda daki Dusukuyie usulünü incelediğiniz zaman, oradaki zikir ve evradın nasıl yapıldığını incelendiği zaman, yol artık o usulü ile devam eder, ve o şekilde üçüncü sınıflara kadar zikir ve Evrad uygulanır, Ondan sonra yol çatallık verir, yol birleşir, ve fena fillahtan önce bekabillah de Yolları birleştiği yerde, Yollar birleşir, ve artık raşidi usulü ile Ya direk Tahsin virdi ile yada (raşidi tahsini şerefiyle) veya intisab ile girilir zikre başlanır ve artık Çift kanatlı ilerlemeye başlanır ve zikir istenirse cehri istenirse gizli olaraktan zikredilir. ve eğer ailede hangi tarafından Hasan veya Hüseyin varsa. baba tarafında baskin olan hangisi, baba tarafinda Hüseyin var ise, o zaman bizim zikrimizdeki Allah zikrine geldiğinde, Hüseyin baba tarafinda ise, o "Allah" zikiri kalp Zikri şeklinde, Yani biraz önce anlattığımız usulü ile kalp Zikri gibi gizli zikir şeklinde zikredilir, ve eğer baba tarafinda hasan varsa, cehri Zikir ile zikredilir, bu usulde artık kalbin yanına tesbihi tutmak veya benzeri şey yoktur, bizde tespihlerin renkleri vardır, her renk tesbih mevsimine göredir, ve tesbih normal şekilde bir elinizde tutaraktan, Allah zikri normal bir tesbih çekermişcesına zikir edilir. bundan sonraki yolda artık Raşidi usulü devam ettiği için 1. sınıf, 2. sınıf... sınıflara usulüne baktığınız zaman o şekilde devam eder, mezun olduktan sonra iki horoz aynı çiftlikte ötmeyeceği için, artık mezun olan kimse, şeyh raşidin olduğu yerden uzaklaşmak zorundadır. artık kendi usulünü yapaar, misal ile içine Biraz üzüm, biraz Bilmem pekmez katıp, kendisi artık o da yoğuraraktan, kendi usulüne bir şeyler kataraktan, yoluna devam edebilir, yahut da kendisi yol çizebilir, ondan sonra, vesselam.Raşit TuncaSchrems; 1 Ağustos 2023
Raşidi Tariqatında Tövbe Adabı
Tövbe ve istigfar Nedir ve neden ve nasıl yapılır ve özel bir vakti varmıdır?Raşidi Tariqatında Tövbe Adabı Soru: Tevbe-istigfar nedir, nasıl yapılır?Cevap : İstigfar etmek, estagfirullah demektir. Tevbe, haram işledikten sonra, pişman olup, Allahü teâlâdan korkmak, bir daha yapmamaya azmetmek, karar vermektir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:(Tevbe, günahtan sonra o günahı bir daha yapmamaktır.) [İ.Ahmed]Günahtan hemen sonra tevbe etmek farzdır. Tevbeyi geciktirmek de büyük günahtır. Bunun için de, ayrıca tevbe etmek gerekir. أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيموَتُوبُوا إِلَى اللَّهِ جَمِيعًا"ve tûbû ilâllâhi cemîan"Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:"Topluca Allah’a tevbe edin "(Nur Suresi 31.Ayetten pasaj)أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيماللّهُ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ التَّوَّابِينَ وَيُحِبُّ الْمُتَطَهِّرِينَ"innallâhe yuhıbbut tevvâbîne ve yuhibbul mutetahhirîn.""Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever."(BAKARA Suresi 222. ayetten pasaj)أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيميَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا تُوبُوا إِلَى اللَّهِ تَوْبَةً نَّصُوحًا"Yâ eyyuhâllezîne âmenû tûbû ilâllâhi tevbeten nasûhan."Meali Ey iman edenler! Allah’a sahih bir tövbe ile tövbe edin. (Sahih tövbe demek geçerli veya kabul olunmuş Tövbe demekdir)Tövbenin kabul olundugu zaman hakkindaki ayettedeأَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيمزُيِّنَ لِلنَّاسِ حُبُّ الشَّهَوَاتِ مِنَ النِّسَاء وَالْبَنِينَ وَالْقَنَاطِيرِ الْمُقَنطَرَةِ مِنَ الذَّهَبِ وَالْفِضَّةِ وَالْخَيْلِ الْمُسَوَّمَةِ وَالأَنْعَامِ وَالْحَرْثِ ذَلِكَ مَتَاعُ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَاللّهُ عِندَهُ حُسْنُ الْمَآبِ قُلْ أَؤُنَبِّئُكُم بِخَيْرٍ مِّن ذَلِكُمْ لِلَّذِينَ اتَّقَوْا عِندَ رَبِّهِمْ جَنَّاتٌ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا وَأَزْوَاجٌ مُّطَهَّرَةٌ وَرِضْوَانٌ مِّنَ اللّهِ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِالْعِبَادِ الَّذِينَ يَقُولُونَ رَبَّنَا إِنَّنَا آمَنَّا فَاغْفِرْ لَنَا ذُنُوبَنَا وَقِنَا عَذَابَ النَّارِالصَّابِرِينَ وَالصَّادِقِينَ وَالْقَانِتِينَ وَالْمُنفِقِينَ وَالْمُسْتَغْفِرِينَ بِالأَسْحَارِZuyyine lin nâsi hubbuş şehevâti minen nisâi vel benîne vel kanâtîril mukantarati minez zehebi vel fıddati vel haylil musevvemeti vel en’âmi vel hars(harsi), zâlike metâul hayâtid dunyâ, vallâhu indehu HUSNUL MEÂB. Kul e unebbiukum bi hayrın min zâlikum, lillezînettekav inde rabbihim cennâtun tecrî min tahtıhel enhâru hâlidîne fîhâ ve ezvâcun mutahharatun ve rıdvânun minallâh(minallâhi), vallâhu basîrun bil ıbâd. Ellezîne yekûlune rabbenâ innenâ âmennâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nâr . Es sâbirîne ves sâdıkîne vel kânitîne vel munfikîne vel mustagfirîne bil eshârMeali : İnsanlara, "kadınlara, oğullara, kantar kantar biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma atlara, hayvanlara ve ekinlere olan sevgiden oluşan" şehvetleri (aşırı düşkünlükleri) güzel gösterildi. Bunlar, dünya hayatının menfaatleridir. Ve Allah, O'nun katındaki en güzel sığınaktır. De ki: “Size, onlardan daha hayırlısını haber vereyim mi? Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için Rableri katında, içinden ırmaklar akan, içinde ebedî kalacakları cennetler, tertemiz eşler ve Allah’ın rızası vardır.” Allah, kullarını hakkıyla görendir. Onlar (takva sahipleri): “Rabbimiz, biz hiç şüphesiz mü’min olduk (îmân ettik), artık bizim günahlarımızı (sevaba çevirerek) bize mağfiret et ve bizi ateş azabından koru.” derler. (Onlar), sabredenler, sâdıklar (ahdlerine vefa edenler), kânitîn olanlar (Allah’ın huzurunda saygı ile duranlar), infâk edenler (Allah için verenler) ve seherlerde mağfiret dileyenlerdir(Seherlerde Tövbe Edenlerdir).(ALİ İMRAN Suresi 14. 15. 16. 17. ayetler)ve Rabbimiz o tövbesi kabul olmuş olan müminlerden bahsedeerken onlar seherlerde tövbe edenlerdir diyor, öylse nasuh gercek ve gecerli bir tövbeninde vakti var birinci vakit günahdan hemen sonra ikincisi seherlerdeSeher vakti tam olarak ne zamandır?Seher vakti, fecri kazip (yalancı fecir) dediğimiz gökyüzünde bir kızıllık hasıl olur. Bundan sonra bir beyazlık olur ki, buna fecr-i sadık denir. Bu fecr- i sadık yani doğru fecir zamanında sabah namazı vakti başlar. İşte seher denilen vakit, bu doğru fecir zamanından öyleki ortalığın aydınlandığı, fakat güneşin henüz daha doğmadığı, zaman aralığına denilir.Bu husuda kuranda yine أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيمإِنَّ الْمُتَّقِينَ فِي جَنَّاتٍ وَعُيُونٍ آخِذِينَ مَا آتَاهُمْ رَبُّهُمْ إِنَّهُمْ كَانُوا قَبْلَ ذَلِكَ مُحْسِنِينَ كَانُوا قَلِيلًا مِّنَ اللَّيْلِ مَا يَهْجَعُونَ وَبِالْأَسْحَارِ هُمْ يَسْتَغْفِرُونَ İnnel muttakîne fî cennâtin ve uyûnin. Âhizîne mâ âtâhum rabbuhum, innehum kânû kable zâlike muhsinîn. Ve bil eshârihum yestağfirûnMeali :Muhakkak ki takva sahipleri, cennetlerde ve pınarlardadır. Rab’lerinin onlara verdiği şeyi alanlar; muhakkak ki onlar, bundan önce muhsin olanlardır. şüphe yok ki onlar, bundan önce, iyilik ederlerdi(muhsinler denen kimselerdi). Kânû kalîlen minel leyli mâ yehceûn, öyleki onlar Gecelerin az bir kısmında uyurlardı. Ve onlar, seher vakitlerinde Tövbe edip mağfiret dilerler bağışlanma dilerlerdi.(ZARİYAT Suresi 15. 16. 17. 18. ayetler)Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular"Allah Tebâreke ve Teâlâ, her gece, gecenin son üçte biri kalınca dünya semasına iner ve şöyle buyurur: Mülkün sahibi benim! Kim ki bana duâ ederse, ona cevap veririm. Kim ki benden isterse ona veririm. Kim ki bana istiğfar ederse onu bağışlarım. Tan yeri ağarıncaya kadar bu böylece devam eder." (Tirmizî, Namaz, 326)Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Yine Buyurdular"Fecir vaktinde iki rekat dünya ve içindekinden hayırlıdır."( Hadis-i Şerif )Bu seher vaktinin önemi yüzünden biz Raşidi Tariqatı Zikir Evradımızın 10_2. BABINDA10_2. Ellezîne yekûlune rabbenâ innenâ âmennâ fagfir lenâ zunûbenâ ve kınâ azâben nâr.Es sâbirîne ves sâdıkîne vel kânitîne vel munfikîne vel mustagfirîne bil eshâr.(1 den 10 defaya kadar)Eger zikrimizi sabah namazindan sonra cekiyorsak ve vakit seher vaktine ayarlanir ve bu zikiri cekdigimiz vakit, seher vakti ise hemen ardindan "Estağfirullâh’ellezî lâ ilâhe illâ hû, el-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyh. "(3 Defa)ve sonrada "Estağfirullâh El Aziymu ve E Tübü ileyh"(71 Defa)Bu zikirin normaldaki yeri 25.BAB dirEstağfirullâh El Aziymu ve E Tübü ileyh."(71 Defa) Bu zikirin normaldaki yeri burasidir, amma eger sabah namazindan sonra okundu ise zikirimiz, o zaman seher vakti oldugu için yukardaki yerde okunur, burada ikinci defa okunmasina gerek yok , amma zikirimiz mesala gündüzleri veya güneş doğduktan sonra veya akşamlari okuncak ise burada okunur.zikirin normaldaki yeri 25.BAB dirve ayrica 5 Vakit namazin hemen öncesinde sag el sol memenin alitin getirilir kalp hizasina ve baş parmak ile diger parmaklarin bogumlari tesbih edilerek 12 defa "estağfirullah" denilir ve 13. defa denirkende el yumruk yapılır öyle söylenir ve gelmiş geçmiş günahlra tevbe edilip pişman olunur.yine hergece uyumadan evvel Yatağa girince, 3 defa "Estagfirullahelazim ellezi la ilahe illa huv el-hayyel kayyume ve etubü ileyh" denilir.--------------------Günaha pişmanlıkTevbe istigfardan önce yapılmalıdır! Tevbe çirkin şeyi bırakıp güzel olana dönmek demektir. İstigfar, günahın çirkinliğini görüp, ondan yüz çevirdikten sonra, mağfiret talep etmektir. Hadis-i şerifte (Pişmanlık tevbedir) buyuruldu. (Hakim)Yapılan günahları her hatırlayışta istigfar etmelidir! Günahları hatırladıkça istigfara devam edilirse, geçmiş günahlar affolur.Tevbe edebilmek, Hak teâlânın büyük nimetlerinden biridir. Günah işleme korkusu ile tevbeyi asla geciktirmemelidir! Çünkü, hadis-i şerifte (Sonra yaparım diyenler helak oldu) buyuruldu. Yani tevbeyi ve diğer iyi işleri geciktirenler, bu günün işini yarına bırakanlar, aldandı, ziyan etti. (İ.Gazali)İstigfarın fazileti çok fazladır. Kur'an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:(İstigfar okuyunuz! İmdadınıza yetişirim.) [Hud 52]Hadis-i şeriflerde de buyuruldu ki:(Allahü teâlâ, günah işleyip pişman olanı, istigfar etmeden önce affeder.) [Taberani](Küçük günahlarda ısrar edilirse küçük kalmaz. Büyük günahlara istigfar edilirse büyük kalmaz.) [Deylemi](İstigfar eden, günde 70 defa aynı günahı işlese ısrar etmiş sayılmaz.) [Tirmizi](Günde 70 defa istigfar edenin, 700 günahı affolur.) [Beyheki](İstigfara devam edeni, Allahü teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Ummadığı yerden rızıklandırır.) [Nesai](Bir mümin günah işleyince, melek üç saat bekler, eğer o kimse istigfar ederse, o günahı yazmaz.) [Hakim](Günahınız çok olup göklere kadar ulaşsa, pişman olunca, Allahü teâlâ, tevbenizi kabul eder.) [İbni Mace](Günahlar kalbi paslandırır, karartır. Kalblerin cilası ise istigfardır.) [Beyheki](Derdinizi ve devasını bildireyim. Derdiniz, günahlar, devası da istigfardır.) [Hakim](Bir günahkâr, istigfar eder, sonra bu günahı tekrar yapar, sonra istigfar eder. Üçüncüde yine yapar, yine tevbe ve istigfar ederse, dördüncü defa yapınca, büyük günah yazılır.) [Deylemi](Günaha devam edip, dili ile istigfar eden, Rabbi ile alay etmiş sayılır.) [Beyheki](Herkes günah işler. Fakat günahkârların en iyisi tevbe edendir.) [Hakim](Günahına pişman olup abdest alıp, namaz kılanı ve günahı için istigfar edeni, Allahü teâlâ affeder.) [Nesai](Kıyamette, amel defterinde çok istigfar bulunana müjdeler olsun!) [Beyheki]Peygamber efendimiz, (“Estagfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüverrahmanürrahim el-hayy-ül-kayyumüllezi la-yemutü ve etubü ileyh Rabbigfir li” istigfarını 25 defa okuyanın, odasında, ailesinde, evinde ve şehrinde kaza, bela olmaz) buyurdu. Cuma günü sabah namazından önce, aşağıdaki duayı okuyanın bütün günahlarının affedileceği hadis-i şerifle bildirildi. Dua şudur:(Estagfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh.) [Ramuz](Allahü teâlâ, istigfara devam edeni, her sıkıntıdan kurtarır, her darlıkta bir genişlik verir ve ummadığı yerden rızıklandırır.) [Nesai](İşlediği günahı, Allahü teâlânın bildiğine inanan, günahına tevbe etmese bile, Allahü teâlâ onu affeder.) [Taberani]Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:(Ya Rabbi, iyilik edince müjdelenen, kötülük edince istigfar edenlerden eyle.) [Buhari](Yatağa girince, 3 defa "Estagfirullahelazim ellezi la ilahe illa huv el-hayyel- kayyume ve etubü ileyh" diyenin günahları, deniz köpükleri kadar çok olsa da, affolur.) [Tirmizi]("Rabbim, seni noksan sıfatlardan tenzih ederim. Kötü işlerde bulundum. Senden başka günahımı affedecek yoktur. Beni affet!" diyenin karıncalar sayısınca günahı olsa, Allahü teâlâ affeder.) [Beyheki](Ey kullarım, koruduklarım hariç, hepiniz günahkârsınız, benden mağfiret dileyeni bağışlarım. Mağfiret etmeye kadir olduğuma inananı affederim.) [Tirmizi](Günahtan korunmayanı Allahü teâlâ da [dünya ve ahirette felaketlerden] korumaz.) [İ.Huzeyme]Günah işlemeye devam eden kimse unutkan olur, ahmaklaşır, aklı da azalır. Hadis-i şerifte buyuruldu ki :(Günah işleyenin bir aklı gider, bir daha geri dönmez.) [İ.Gazali]Günahların hepsi Allahü teâlânın emrini yapmamak olduğundan büyüktür. Bir hadis-i şerifte, (Çok az bir günahtan kaçınmak, bütün cin ve insanların [nâfile] ibadetleri toplamından daha iyidir) buyuruluyor. (Günahların küçük görüneninden sakının! Bunlar toplanınca sahibini helak eder. Bu şuna benzer ki, bir kavim bir vadiye iner, çerçöp, odun ne bulurlarsa toplayıp getirirler. Böylece koca bir yığın olur. Bunu yakıp ateşinde ekmeklerini pişirirler. İşte küçük görünen günahlardan hesaba çekilen de helak olur.) [Taberani](Hep günah işleyenin kalbi mühürlenir, artık sevap işleyemez olur.) [Bezzar](Bir kimse, günah işlediği zaman kalbinde siyah bir nokta hasıl olur. Eğer tevbe ederse, o leke silinir. Tevbe etmeyip tekrar günah işlerse, o leke büyür ve kalbin tamamını kaplar, kalb, kapkara olur.) [Harâiti](Günah işleyen, günahını kimseye söylemesin, onu örtsün ve tevbe etsin!) [Beyheki](“Gece şu günahları işledim” diye söylemek, günahı açıkça işlemekten sıkılmamak demektir. Rabbi gece suçunu örtmüşken, sabah Allah’ın kapattığı bu örtüyü kaldırmamalıdır.) [Buhari](Gizli işlediğin günaha gizli, açık işlediğin günaha açık tevbe et!) [Taberani]
Raşidi Tarkatı Tesbihi - Abaküs Tesbih Nedir - Nasil Kullanılır?
Raşidi Tarkatı Tesbihi - Abaküs Tesbih Nedir - Nasil Kullanılır?Abaküs Tesbih Demek : Normal namaz tesbihlerinin dışında, yüksek sayili zikirleri çekebilmek için, hafızalı tesbih, veya zikir sayar, ve hesap makinası veya küçük ilk bilgisayar modeli demekdir. Bu Tesbihlerde normal sayaç boncuklarının haricinde, imamenin üstünde zikrimize uygun olacak kadar, mesela 10 tane daha sıyrılabilir boncuk bulunan, ve yine tesbihin alt ortasında, yine extra eklenmiş ikinci kadran boncuklar bulunan, ve yine belli bir boncuk aralığından sonra, extra eklenmiş, yine mesela 10 boncuklu üçüncü kadranı (çarkı) olan tesbihlere "Abaküs Tesbih" denilir. yani abaküs saymak içindir ki, kolay saymak ve saydığınıda hesap makinesi gibi hafızada tutmak için, işde mesala ara boncuk(10 Boncuklu), kadran boncuklarını tesbihin ilk 10 boncuğudan sonra bağlarsak, mesela her 3 fatiha ile 7 ihlas okuduğumuzda, 10 boncuk tamam olmuş ve bir devir tamam etmiş oluruz. Mesal Raşidi Tarkatındaki silsileye fatihalar ısmarlanırken kullanmak için, ve bu bir deviri tamam ettiğimiz fatiha ve kulhuyu, bir şeyhe veya peygambere ve yakınımıza hediye edince, o çarkdan bir boncuk geriye sığarızki, yani abaküs sistemi ile, haaa tamam birinci silsile ismine okudum diye hafızaya almış oluruz, ve sonra ikinci 7 ihlas 3 fatiha daha, ve ikinci boncuk... ve böylece abaküs işlemi, yine mesela 66 bin Allah zikri , veya yüksek sayıdaki esmayı çekerken, tesbihi tam olarak Allah zikri ile çekdik, ve bir devir yapınca, o yan çarkdan bir boncuk sığadık, ve 100 çekdik diye hafızaya alıp bilmek için, ve on boncuk sığayınca bu sefer imamenin üstündeki binli (1000) çarkdan bir boncuk yukarı sığarız ki, abaküs sistemi ile bu sefer, bin(1000) Allah çekdiğimizi biliriz hafızaya almış oluruz, ve böylece bu sefer mesala altı bin çekecek isek bu her bin çekdikce, imamenin üstündekileri sığadık ve 10 defa yani 10 a tamam olunca 10 000 etti ve, bu sefer en altta ortadaki kadrandan bir boncuk sığarız ki yani 10 bin Allah dedik biliriz, ve altı boncuk sığanınca 60 000 Allah zikri tesbih edildi biliriz, ve böylece tesbihin, zikir sayanın abaküsün hafızasına alırız. ve bununda altı tane olunca altmış bin (60 000) Allah çekdik bilmiş oluruz. Yani abaküs tesbih demek, işde aynen ilkokulda kolay saymak, ve kaç saydığımızı bilmek için bir hesap aracıdır, ve bunu yapan, zikiri sayan abaküs ismine, abaküs tesbih denilir. ve bilgisayarın ilk modelidir ve din alimleri ve peygamberlerin birine verilmiş mucize ve ilimdir, ve Allah ı zikir için keşfedilmiş olan, ilk hafızalı hesap makinası, ve ilk bilgisayarın ana modeli, ve o nun bugün ne hale geldiğini düşünürsek, yani insanlık baya baya cağ atladı, artık islamın bulduğu keşfettigi biligsayarı,artık islam dininden ve müslüman olmayanlar, çitayı nereye kadar taşıdılar, görün bakın, islam ise haala tesbihde kaldı malesef, hatta Türkler ise sadece 33 lü 99 lu tesbihde kaldılar, bu "Abaküs Tesbih" nedir onu bile bilmezler yani.Schrems, 27 Haziran 2017Kar©glanBaşağaçlı Raşit Tunca
Hizb Nedir - Hizbul Kebir - Hizbul Kasr Nedir?
Hizb Nedir - Hizbul Kebir - Hizbul Kasr Nedir?Hizb : Sözlükte bölük, grup,ordu,asker,anlamına gelen hizb kelimesi Nitekim Hizbullah: Allahin ordusu demekdir. Hizbüşşeytan: Şeytanın Ordusu Demekdir.Terim olarak ise, Hizb Kur’ân’ın bölümlere ayrılması demektir.Peygamberimiz döneminde Ashabi kiramdan birisinin bir yeri agriyordur, ve bunu Bilali Habeşi ile sohbet ederken o ashab ona söyler, Bilal Radyallahu anh da ona ayri ayri surelerden, ayri ayri bir kac ayeti birleştirip bunlari oku der, o ashabda okuyunca agrisi bir süre sonra gecer, bunu diger ashbdan bazi arkadaşlarinada söyler, bunun üzerine, onlarda bir yeri agriyinca, hz bilali gidip, ondan okumalari gerekli ayetleri ögrenirler. o güne kadar kuranin parcalara bölünüpte okunabilcegini bilmeyen ashabi kiram, bunu görünce, bundan rahatsiz olup, peygamberimize gidip, Bilali Habeşi yi şikayet ederler, ve derler ki : Bilal Kurani parcaliyor ya rasulallah derler, ve onlara peygamberimiz sorar, Bilal nasil yapti diye, ve onlar böyle böyle yapti derler, onun üstüne Peygamberimiz Bilal dogru yapmiş der. ve işte hastaliklara karşi bazi ayet bölümlerinin, yine mesala büyü ve sihire karşi başka ayetlerin, yine nazara karşi başka ayetlerin, yine korunma ve hifz için başka bazi ayetlerin, yine rizik için, bazi başka ayetlerin, gerekli olan bölümlerinin cikarilipda, bunlari birleştrilerek okunmasina Hizb denir işte. Fakat daha sonraki hafizlar bunu yanliş algilamişlar ve Kur’ân-ı Kerim’i düzenli ve devamlı okuyan hafizlar günlük okunacak bölümleri, sûrelerin uzunluklarını göz önüne alarak ayırmışlar,bu ayırmaya “tahzîb” (bölümlere ayırmak), her bölüme de “hizb” demişlerdir. İlk bölüm üç suredir: Bakara, Al -i İmran ve Nisa. İkinci bölüm beş suredir: Mâide, En‘âm, A‘râf, Enfâl, Tevbe. Üçüncü bölüm yedi sûredir: Yunus, Hûd, Yusuf, Ra‘d, İbrahim, Hıcr, Nahl. Dördüncü bölüm dokuz sûredir: “İsra, Kehf, Meryem, Tâhâ, Enbiya, Hac, Müminûn, Nûr, Furkan. Beşinci bölüm on bir sûredir: Şuarâ, Neml, Kasas,Ankebût, Rum, Lokman, Secde, Ahzâb, Sebe’, Fâtır, Yâsîn. Altıncı bölüm 13 sûredir: Sâffât, Sâd, Zümer, Mü’min, Fussılet, Şûrâ, Zuhruf, Duhan, Câsiye, Ahkâf, Muhammed, Fetih, Hucûrât.ve Kuran sayfalarinin yan bölümünde, icinde Hizb yazili cicekler, bu bölümleri gösterir işte.
Tesbih Tahmid Tehlil Tekbir Temcid Takdis Tazim Ne Demektir?
Tesbih Tahmid Tehlil Tekbir Temcid Takdis Tazim Ne Demektir?Tesbih : Sübhanallah, demektir.Tahmid : Elhamdülillah, demektir.Tehlil : La ilahe illallah, demektir.Tekbir : Allahü ekber, demektir.Temcid : Tâzim ve senâ etmek, demektir.Takdis : Kutsal Saymak, demektir. Misal "Ruhul Kudüs" yani "Kutsal Ruh" demek, Ev Kabe, olunca Allah'a atfedilince "Beytül Haram" yahut "Kutsal Kabe" oluyor, Yine kelam söz Allah'a atfedilince "Kuran" ve "Kudsi Hadis" yani "Kutsal Hadis" oluyor vb.... IRZ NAMUS VATAN BAYRAK SANCAK ANA BABA ATA ERK kutsallarTazim : Hem En Büyük, Hem En Geniş, Hem En Yüksek , Vb. niceliklerin tamamını kapsayan tek kelime Tazim ertmek bu özellikleri Allah'a atfetmek demektir. Mesela "Allahü Aziym" demek veya "Allahuekber" Demek veya "Allahu Vesiun" demek gibi isimleri ve sıfatları ile Allah demek, Zikretmek,...Temcîd Nedir, Ne Anlama Gelir?Sözlükte “tâzim ve senâ etmek” anlamındaki temcîd minarelerde ezandan ayrı olarak Allah’a yapılan dua, tazarru ve münâcâtlar hakkında kullanılırÜç aylarda recebin ilk gecesiyle başlayıp ramazanın teravih kılınan ilk gecesine kadar yatsı namazının ardından, ramazanda ise sahurdan sonra müezzinler tarafından halkın iştirakiyle minarede okunurdu. Temcîd sahur vaktinde okunduğundan halk arasında "sahur" mânasına da gelir. Cami ve tekkelerde temcîde çıkmak ve temcîd okuyacak topluluğu yönetmek müezzinlerin ve zâkirlerin önemli görevlerindendi. Mehmed Zihni Efendi, Ni'met-i İslâm'da temcîdin Sultan Nâsırüddin'in emriyle başladığını ve gecenin son üçte birinde okunduğunu yazar. Nâsırüddin, Memlük Hükümdarı I. Baybars'ın oğlu el-Melikü's-Saîd Berke Han'dır (1277-1279). Kandil ve Kadir gecelerinde temcîde çıkanların sayısı artar, temcîd okunurken minarenin altında toplanan insanlar okunan temcîd hakkında yorumlar yaparak âdeta bir mûsiki meclisi oluştururlardı. Üç aylarda düzenli biçimde sürdürülen temcîdin üç aylar dışında özel gecelerde okunduğu yerler de vardır.Temcîd şu şekilde icra edilir: Bir kişinin, "Yâ hazreti mevlâm" şeklindeki girişinden sonra üç defa kelime-i tevhid çekilir. Ardından peygamberlerden bazılarının ismi zikredilir ve Hz. Muhammed'e salâtüselâm getirilir. Daha sonra Allah'ın isimlerini ihtiva eden Kur'an âyetlerinden biri okunur; bunu bir beyitten ibaret münâcât veya na'tın okunması takip eder. Hep birlikte "ve'l-hamdü li'llâhi rabbi'l-âlemîn" denilip ardından bir kişi tarafından fâtiha çekildikten sonra yine bir kişinin, "Mâ kâne Muhammedün ebâ ehadin ..."مَا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِنْ رِجَالِكُمْ وَلَٰكِنْ رَسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ ۗ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًاMâ kâne muhammedun ebâ ehadin min ricâlikum, ve lâkin resûlallâhi ve hâtemen nebiyyine, ve kânallâhu bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).Muhammed (A.S), sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası olmamıştır (değildir). Fakat Allah’ın Resûl’ü ve Nebîler’in (Peygamberler’in) Hatemi’dir (Sonuncusudur). Allah, herşeyi en iyi bilendir.(Ahzab suresi 40) veya "Sübhâne rabbike rabbi'l-izzeti ammâ yasifûn ..."سُبْحَانَ رَبِّكَ رَبِّ الْعِزَّةِ عَمَّا يَصِفُونَۚ وَسَلَامٌ عَلَى الْمُرْسَل۪ينَۚ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ Subhane rabbike rabbil izzeti amma yesifun, veselamun alel murselin, vel hamdülil lahi rabbil alemin, el FatihaYücedir, münezzehtir Rabbin ve yücelik, üstünlük ıssı Rab, onların vasfettiklerinden.İzzet sahibi Rabbin, onların (uygunsuz) vasıflamalarından münezzehdir. Selam, gönderilen tüm peygamberlere olsun. Ve hamd, alemlerin Rabbi Allah'a. (Sâffât Suresi 180-181-182. Ayet)diye başlayan âyeti okumasıyla temcîd sona erer. Ramazan ilâhilerinde olduğu gibi temcîdlerin güftelerinde de ramazanın ilk on beş gecesinde "merhabâ yâ şehr-i ramazan merhabâ!", son on beş gecesinde "elvedâ dost elvedâ!" ifadeleri kullanılır.Takdis etmek Ne Demek, Ne Anlama Gelir? Dilimize Arapçadan geçen takdis kelimesi, ''kuds'' kökünden türetilmiştir. Kuds, çirkin ve kötü şeylerden uzak olmak anlamına gelirken, takdis kelimesinin sözlük anlamı saygı göstermek ve yüceltmektir. Takdis etmek, Allah'ı tüm kusurlardan ve eksikliklerden münezzeh kılmak anlamında da kullanılır. Kelimenin isim hali ''mukaddes'', sıfat hali ise ''kutsi'' şeklinde yazılır. Takdis etmek ne demek, ne anlama gelir? Takdis etmek bitişik mi yazılır ayrı mı tüm detayları ile derledik.Takdis etmek kelimesi ile eş ve yakın anlamlı sözcükler şu şekilde sıralanabilir: 1- Hürmet etmek 2- Tekrim etmek 3- Mehabet 4- İhtimam 5- Münezzeh Kılmak 6- Tebcil Etmek 7- Ululama 8- Tevkir Etmek 9- İclal 10- Tazim Etmek Takdis etmek Ne Demek, Ne Anlama Gelir?8.yüzyıldan bu yana kullanılan takdis etmek kelimesi, birini yüceltme, saygıyla anma, büyük kabul etme ve yüce sayma anlamlarına gelir. Hristiyanlık terminolojisinde ise bu kelime terim anlamında kullanılır. Rahiplerin ekmek ve su ile kiliseye gelenleri kutsamasına takdis etmek denir. Takdis etmek Bitişik mi, Ayrı mı Yazılır? Takdis etmek kelimesi bir tamlama olduğu için bitişik değil ayrı yazılması gerekir. Takdis etmek - Doğru Kullanım Takdisetmek - Yanlış Kullanım Takdis etmek Kelimesinin Cümle İçinde Kullanımı 1- Mümin kullar yalnızca Allah'ı takdis eder ve yalnız Ondan mağfiret dilerler. 2- Papa, takdis töreninde verdiği vaazda, sevginin ve paylaşmanın öneminden bahsetti.Bir Karoglan Raşit Tunca MakalesiNOT : internetten bazı alıntılar var bu makaledeRaşit TuncaSchrems, 08.12.2022
Zikir Nedir? Vird Nedir? Evrad Nedir? Örnekleri ile Kısa Anlatım
Zikir Nedir? Vird Nedir? Evrad Nedir? Örnekleri ile Kısa AnlatımZikir Nedir : Sözlük manası ile, anmak, hatırlamak, unutmamak, ve çokca tekrar etmek, ve unutmamak için çokca tekrar etmek manalarını taşır.Raşidi Tarikatına Göre Zikir Nedir : Zikir bir frekans aralığıdır, ve esas mana ile, sadece bir kelimenin çookca tekrarına verilen isimdir ki, mesela o kelime "Allah", "Rahman", "Kerim" gibi bir isimin veyahutta "Ya Kerim" ve "Ya Rahman" gibi bir niyazın ve çağırmanın, çookca tekrarı, veyahutta iki kelimeli "Elhamdülillah", Sübhanallah" gibi anlam ifade eden iki kelimenin çookca tekrarına verilen isimdir ki, bu sayede insan beyni kainata, belli bir frekansı devamlı olarakdan yayıp gönderir. ve uzak bir yere gönderilmek istenlen bir zikirin adedi, daha yüksek ve çok olmalıdır, ve kesik kesik olmamalıdır, aynı frenaks aralığının çokca tekrarı olmalıdır. Mesela Allah zikirinin ebced değeri 66 olduğu gibi, bu kalp frekansı denilen "1 Hertz" inde değeri 66 dır. Kalbin bir defa Allah demesindeki yaydığı frekans demekdir. Diğer zikirlerinde buna benzer "hertz" cinsinden bir frekans değeri vardır.Raşidi Tarikatına Göre Vird Nedir : Vird anlamlı bir cümlenin, belli zaman aralıklarında, devamlı tekrarına verilen isimdir ki : Mesela sübhanalllah bir zikir idi, ve elhamdülillah bir zikir, ve Allahuekber de yine bir zikir, ve bunların anlamlı bir cümlede kullanilmiş hali ile "Subhânallâhi velhamdulillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber, Ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azîm." şeklinde günün belli vakitlerinde, her gün, veya buna yakın, iki günde bir gibi, sabah ve akşam gibi, beli vakitlerde, devamlı takrarına verilen isimdir ki, bu sayede belli bir melek grubunun yaydığı frekans aralığına girilmiş olur, ve bir nevi onlardan olunmuş olur. Mesela çok sesli sanat müziği icra edilirken, saz, cümbüş, keman, zil,... hepsi aynı notayı, farklı sesler ile zikrederler, ve toplamı, bir eser, bir şarkıyı oluşturur, işte insanların, bitkilerin, hayvanların ve maddelerinde, aynı virdi tekrar etmeleri, kainata yaymalarıda, böyle bir uhrevi şarkının, mesela rabbimize doğru söylenilmesi gibidir. ve eğer bunun içinde bir ddilek ve bir istek var ise, rabbimizde o isteğimize cevap verir. Allah,Allah dedin de, mesela ahmet ahmet dedinde, ahmet buyur ne istiyorsun deyince, diyecek sözün yoksa, ahmet kızar, ne meşgul ediyon beni demez mi? ve zikir eden, Allah rahman,... diyen kimse, ardına isteği, muradı neyse onu istemelidir, ahmetten bir isteği olan onu cağırır, ve o duyasıya kadar cağırır degil mi? isteğin yoksa, dalgamı geçiyorsun sen onu çağırarakdan.Raşidi Tarikatına Göre Evrad Nedir : Zikir anlamlı bir veya iki kelime idi, vird anlamlı bir cümle, ve evrad ise, çookca virdden oluşan bir şarkı gibidir. "Raşidi Zikir Evradı" gibi. yani çookca anlamlı cümleden oluşan, ilahi bir şarkının, ve ya bir isteğin, rabbimize iletilmesi, veya onun görevli meleklerine ilga edilmesi ki o istegin O na ulaştırılması için, hergün devamlı, ve belli vakit ,aralıklarında tekrar edilmesidir. Faidesi ise, mesela senin bir mahkemelik davan var, ve mahkemeye dava açarken, olan biteni kısa cümleler halinde, anlamlı ve makul bir şekilde izah etmek için, bir dilekçe, yani cümleler toplamı yazman icab eder. ve işte evrad da Allahin esmaları, veya kuran ayetleri, veya belli dua terkibilerinin, veya salavatlar gibi bazı özel zikirlerin toplamı ile, ya bir isteği, yahut belli bir getirisi olan, peygamberin söylediği, şunu zikrederseniz, cennette şu dereceya ulaşırsınız dedıği, bazı zikir ve virdlerin, veya isteklerin toplamindan oluşan, bir dilekçenin, veya manzum bir şarkının, gorevli meleklere duyurulması, onların sayesinde rabbimize iltetiılmesidir. Allahın bunun için melekleremi ihtiyacı var derseniz, önce sizin melek ne demek onu algılamanız lazım, burada melek görevini frekans denilen bir dalga boyutunun uzaklara taşıması manasını ele alınca, bir frekansın yayılaması için, belli dalga boyutuna ihtiyaç varmı yokmu, ve Allah bunu bu yasaya bağlamış mı? o önemli, yani Allah herşeyi belli yasalara ve meleklere tayin etmiş, sen ona melek değilde, sadece dalga olarakdan bakarsan, melek nedir anlamamış olursun.ve bir nükte vardır:Adam oğlunu Amerika ya okumaya gönderiyorum diye gönderir. O da gider, orada ingilizce ögrenip okuyacağına, aldığı parayı yer çarçur eder, ve bir gün izine geliyorum diye gelir, adam sorar, oğlum ingilizce ögrendin mi? öğrendim der. peki ingilizce ağac ne demek der? oğlan hemen uydurur:"dan" demek der.peki iki ağaç ne demek der" dan dan" derpeki orman ne demek der"dandiri dandan dandiri dandan" deryani işte zikirde anlamlı bir veya iki kelimenin tekrarı,vird anlamlı bir cümlenin tekrarı, ve Evrad da işte dandiridandan olmuş oluyor.Sibh veya Tesbih etmek :
